Karşılıksız Aşkın Hikayesi: Corpse Bride

 Karşılıksız Aşkın Hikayesi: Corpse Bride

Her şeyin gri ve grinin tonları olduğu bir dünyada bir evlilik anlaşması ile başlar film. Zengin olma düşüncesi iki ailenin de gözünü boyamıştır ve çocuklarını evlendirmek istemektedirler. Aileler Victoria'nın ailesinin yani gelinin evinde konuşmaya başlıyorlar. O sırada dışarıda bırakılan damadımız Victor holdeki piyanoyu çalar. Victoria da hazırlanıp aşağı indiğinde Victor ile konuşmaya başlıyorlar. Nasıl bir garipliktir ki Victor ve Victoria geçirdikleri kısa zaman süresinde aşık olurlar ve düğün hazırlıkları başlar. Bunlardan birisi de ezberlenmesi gereken evlilik yeminidir. Victor ormanda kendi kendine yemin provası yapıyor ancak sürekli bir yerleri atlıyor ve beceremiyor. En nihayetinde bir ağaç dalına sanki o dal Victoria'nın parmağıymış gibi nişan yüzüğünü takarken yeminini kusursuz bir şekilde tamamlıyor: Bu elimle hafifleteceğim acılarını. Kadehin hiç boş kalmayacak, ben olacağım şarabın. Bu mumla karanlıkta yolunu aydınlatacağım. Bu yüzükle ölüm bizi ayırana kadar benim olmanı istiyorum.

Ama Victor bu dal parçasının bir zamanlar aşkı için ölen Emily'nin parmağı olduğunu bilmiyor. İşte tam o sırada yeryüzüne çıkıyor Emily. Buz rengindeki teni, yıpranmış gelinliği ve atmayan kalbi ile Victor'un kaçmaya başladığını görünce o da kovalamaya başlar. Bir köprüde yakalar Victor'u ve Victor kısa bir süreliğine derin bir uykuya dalar.

Gözlerini açtığında ölüler dünyasındadır Victor. Yukarıdaki dünyaya göre bir o kadar renkli ve canlıdır bu dünya. Herkes mutludur burada sanki yukardaki yaşadıkları hayatın acısını çıkartır gibi. Tek bir kişi hariç, Emily. Emily yaşadığı ihanetin acısını tatmaktadır geldiğinden beri. Umutsuzca aşık olmuştur Emily, hem de kendi celladına. Onu biraz para için bile öldürebilecek, cesedini de bir ağacın altında çürümeye bırakacak birine. Ta ki ruhunu bilmeden uyandıracak ve yine aşık olacağı bir yabancının gerçek olmayan teklifine kadar.

O da aşık zannediyor Emily içi mutlulukla doluyor, sanki tekrar kalbi atıyor, sanki yine yanakları kızarıyor. Tabi ki bunlar olmuyor çünkü Emily ölü bir aşıktan başkası değil. Victor bu dünyadan çıkmak için Emily'nin onun ailesi ile tanışmasının gerektiği yalanını uyduruyor ve yukarı dünyaya çıkıyorlar. Victor bir süreliğine yalnız bırakıyor Emily'yi, ailesini bu habere alıştırması gerektiğini söylüyor. Oysaki Victoria'nın odasının camına tırmanıyor ve onula konuşmaya başlıyor. Çok geçmeden Emily sabırsızlanıp Victor'u arıyor ve onu Victoria ile görüyor. Emily orada Victor'un bir nişanlısı olduğunu öğreniyor. Öfkeden köpüren Emily özel bir kelime ile, Victor'u da yanına alarak ölüler dünyasına geri döner. Hala Victor'a aşık olan Emily ikinci kez ihanete uğramış gibi hissediyor.

Bu sıralarda ölümlüler dünyasındaki olaylar gittikçe kaosa döner. Victor'un nerde olduğunu bilmeyen bir aile ve Victor'un bir ölü ile nişanladığını anlatmaya çalışan Victoria ile. O sırada Lord Barkis çıkar ortaya. Ailenin meteliksiz olduğundan bir haber olan kötü adam Lord Barkis, aileyi Victoria ile kendisinin evlenmesi için ikna ediyor. Aile Lord Barkis'i, Lord Barkis ise aileyi zengin zannederek bu evliliği onaylarken durum aslında bambaşka. Lord Barkis, aslında Emily'nin katili ve şimdiki kurbanı da Victoria.

Tam bu sırada Victor ve Emily uzaklaşıyorlar. İkisi de birbirlerine kızgın ve ikisi de çok haklı aslında. Sonra karşımıza piyano sahnesi çıkıyor. Filimin başındaki müzikle aynı aslında ama bu sefer piyanoyu Emily ve Victor çalıyor. Duygular açık ve tüm çıplaklığıyla ortada. Affediyorlar birbirlerini bir nevi. Bu sırada ölülerden birisini sayesinde Victoria'nın Lord Barkis ile evleneceğinin öğreniyor Victor, artık yaşayanların dünyasına dönmek için bir sebebinin kalmadığını düşünüyor, burada kalmak ona daha mantıklı geliyor. Ancak Emily ile olan evliliğinin devam edebilmesi için bir şart var: Emily ile evlenmesi için canını feda etmesi gerekiyor. ölü biri ile canlı birinin beraber olabilmesinin tek yolu bu. Zaten kalbi kırılmış olan Victor, burada kalıp Emily ile evlenmeyi ve ölüm iksirini içmeyi kabul ediyor.

Emily ve Victor'un düğünü için ölüler ilk defa yaşayanların dünyasına çıkıyorlar. Düğün başlıyor, evlilik yeminleri ediliyor. Sıra Emily'ye gelince zehir dolu kadehi Victor'a vermesi, Victor'un bu zehri içerek kendi canını feda ederek ölülerin dünyasına geçmesi gerekiyor. Ancak Emily tam o sırada gizlice olayları izleyen Victoria'yı görüyor. Anlıyor ki Victor asla kendisine ait olmamış. İksiri içmesine engel oluyor Emily."Ben bir gelindim Victor, hayallerimi benden çaldılar. Şimdi ise ben bir başka gelininkini çalıyorum. Seni seviyorum Victor, ama sen bana ait değilsin." diyor. Victor'u özgür bırakıyor.

Ardından Lord Barkis ortaya çıkıyor. Emily yıllar sonra katilini görüyor ama bu sefer daha cesur Emily. Lord Barkis'in ağzından dinliyor tekrardan asla elde edemediği aşkı: "Kadeh kaldıralım, Emily'e. Hayatında hiç gerçek bir gelin olamayacaksın, hep nedime olarak kalacaksın. Söylesene hayatım, durmuş bir kalp kırılabilir mi?". Bu son sözlerinden sonra da Lord Barkis, içinde şarap olduğunu sandığı kadehteki zehri içerek ölüyor. Çiftimiz birbirine kavuşuyor, Emily de ölüler dünyasına dönmek için hazırlandığını sandığımız anda Emily bir sürü mavi kelebeğe dönüşüyor ve ay ışığında sonsuzluğa uçuyor.

Bu film her zaman beni çok etkilemiştir. Müzikleriyle, Tim Burton'ın harika çizimleriyle ve hissettirdiği duygularla baştan aşağı bir baş yapıt bana göre. Herkesin hayatında bir kere izlemesi gereken bir baş yapıt hem de. 

Yorumlar